EVLİYALARA DÜŞMAN OLANLARA HARP VE GURBİYET BAHSİ

Hadis-i Kudsi:

عَنْ اَبِى هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللّٰه عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰه صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ عَادَى لِى وَلِيًّا فَقَدْ آذَنْتُهُ بِالْحَرْبِ ... (خ حب ق) اٰيَةٌ (مَنْ حَارَبَ الْمُؤْمِن۪ينَ فَقَدْ حَارَبَ اللّٰهَ)

Ebu Hüreyre Radiyallahu anhu‘dan Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor. Allah’u Teala buyurdu ki:

“Benim evliyalarıma her kim düşman olursa bana harp etmek için mezundur.”[1] Bu, her kim Allah'u Teala'nın evliyasına buğuz ederse onadır. Çünkü onlara muhabbet etmek her müslümana vaciptir. Çünkü keramet-i evliya haktır, kitapla sünnetle ve icma-i ümmetle sabittir.

(Sure-i A'li İmran, Ayet 37)

قَالَ اللّٰهُ تَعَالٰى: كُلَّمَا دَخَلَ عَلَيْهَا زَكَرِيَّا الْمِحْرَابَ وَجَدَ عِنْدَهَا رِزْقًا

“Zekeriyya Aleyhisselam Hazreti Meryem'in yanına her geldiğinde cennet meyveleri görürdü.” Bu evliya kerametine delildir.

Asaf bin-i Berhaya'nın Belkıs'ın köşkünü Yemen'den Kudüs'e bir saniyenin içinde getirmesi de delildir. Bunlar peygamber değil evliyadır.

Sultan Süleyman Aleyhisselam'ın ümmetinden Asaf bin-i Berhaya, “Yemen'den Kudüs'e Sultan Süleyman Aleyhisselam başını çevirip bakana kadar kocaman sarayı getirdi.”[2]

Fakat kerameti evliyayı inkar edenlere cevabdır. Amma bu iki türlüdür. Biri keramet-i evliyadır, birisi de istidraçtır. Firavunun suyu durdurması gibi![3] Keramet sahibi evliya, Ehl-i sünnet vel cemaat amelinde, itikadında olmalıdır. Ashaba itikadı muhabbeti tamam olmalıdır.

Allah sevdiklerine kerametle yaptırır, sevmediklerine istidraçla yaptırır. Sevdiklerine lütfundan sevmediklerine gadabından verir.

[Musa Aleyhisselam beni hak Peygamber biliyorsan dur demesi ile su durmayıp; Firavun beni tanrı biliyorsan dur demesi ile suyun akmayıp durmasına bazı hocalar itiraz etmişler. “Allah bir Peygamberin duasını red etmez. Bir Peygambere karşı bir kafirin duasını da kabul etmez” diye itiraz etmişler. Onlara cevaben deriz ki:

Adem Aleyhisselam cennetten çıkmamak istiyordu. İblis'de Adem Aleyhisselam'i kendi gibi günahkar etmek istiyordu. Adem Aleyhisselam cennette idi, emniyette idi. Gerek Allah'u Teala'nın dilemesi, gerek sonunda büyük hikmetler vardı. Adem Aleyhisselam'ın dediği olmadı, iblisin dediği oldu.

Yunus Aleyhisselam'un kavmi Allah'u Teala'ya ve Yunus Aleyhisselam'a asi geldiler. Kavmine bela geleceğini Allah'u Teala'dan aldığı emirle Yunus Aleyhisselam haber verdi;[4] inanmadılar. Allah'u Teala Yunus Aleyhisselam'a kavminin içinden ayrılmasını emretti. Yunus Aleyhisselam gitti, kavmine bela geldi. Havadan ateş yağdı. Kralları ovaya insan ve hayvan ne varsa hepsini toplattı. Her hayvanı yavrusundan ve kadınları çocuklarından ayırttı. Hepsi bağırdı. Kral orta yerde ben sana bilsem Yunus'un ettiği gibi dua edeceğim. Bu bağırmalarımızı Yunus'un ettiği dua gibi kabul et. Yunus'u bulduğum zaman iman edeceğim ve tebamada ettireceğim dedi. Duaları kabul oldu, Allah'u Teala'nın emri değişti, bela kalktı hepsi cehennemlikti cennetlik oldu ve hepsi ölecekti. Ölmediler ömürleri uzadı. Yunus Aleyhisselam'un dediği olmadı. Kafir oldukları halde hem müslüman oldular, hem de duaları kabul oldu.[5]]

Keramet sahibi evliya ehl-i sünnet vel cemaat amelinde, itikadında olmalıdır. Ashaba itikadı muhabbeti tamam olmalıdır.

Hadis-i Kudsi: (Yukardaki hadis-i Kudsi’nin devamıdır.)

وَمَا تَقَرَّبَ اِلَىَّ عَبْد۪ى بِشَيْئٍ أَحَبَّ اِلَىَّ مِمَّا افْتَرَضْتُهُ وَمَا يَزَالُ عَبْد۪ى يَتَقَرَّبُ اِلَىَّ بِالنَّوَافِلِ حَتّٰى اُحِبَّهُ

“Kulum bana yakın olamaz. En sevdiğim farzlardaki gibi kulum benden ayrı olmaz, bana yakın olur. Nafilelerle hatta onu severim. O benden ben ondan ayrılmam.”[6]

Hadis-i Kudsi'nin devamı:

فَاِذَا أَحْبَبْتُهُ كُنْتُ لَهُ سَمْعُهُ الَّذ۪ى يَسْمَعُ بِه۪

“Ne vakit ki, o kulumu sevdim mi onun duygusu ben olurum. Benimle duyar.” Hz. Ömer'in Hindistan'da ki harp edenleri gördüğü çağırıp duyurduğu gibi.[7]

(Hadisin devamı) Buyuruluyor ki:

وَبَصَرَهُ الَّذ۪ى يُبْصِرُ بِه۪ وَيَدَهُ الَّت۪ى يَبْطِشُ بِهَا وَرِجْلَهُ الَّت۪ى يَمْش۪ى بِهَا وَاِنْ سَأَلَن۪ى أَعْطَيْتُهُ وَلَوِ اسْتَعَاذَن۪ى لَاُع۪يذُن۪يهِ (خ حب ق)

“Basiret gözü benden olur. Benim görgüm ile görür ve eli ben olurum. Eli benimle tutar, yürüyen ayağı ben olurum. Benimle yürür. Eğer benden isterse veririm. Eğer bana sığınsa onu muhafaza ederim” buyuruyor. İnsafla iyice oku, bak!


[1] Buhari, Hadis No: 6020; Sahihi İbn-i Hibban, Hadis No: 348; Gunyetü't-Talibiyn, s.1057,1048; Sahih-i Buhari Tecrid-i Sarih Cild 12, Hadis No: 2042; Ramûzu'l-Ehadis, Hadis No: 4094; Berika Cild 1, s.313; Riyazü's-Salihin (Aslı ve Tercümesi) Hadis No: 385, s. 149.Envar'ül Aşıkin, s. 277.

[2] Sûre-i Neml, Ayet 40.

[3] Müzekki'n-Nüfus, (Aslı), s. 51.

[4] Envarü'l-Aşıkin, s. 194-195.

[5] Sûre-i Yunus, Ayet 98.

[6] Gunyetü't-Talibiyn, s.1057,1048; Sahih-i Buhari Tecrid-i Sarih Cild 12, Hadis No: 2042; Ramûzu'l-Ehadis, Hadis No: 4094; Berika Cild 1, s. 313; Riyazü's-Salihin (Aslı ve Tercümesi) Hadis No: 385, s. 149.

[7] Şevahidü'n-Nübüvve, s, 224; İrşad, Cild 2, s. 350.


.