MUHBİTİNLER BAHSİ

(Sure-i Hacc, Ayet 35)

قَالَ اللّٰهُ تَعَالٰى: الَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ ...

Muhbitiynlerin birinci alametleri: Allah'u Teala'yı çok zikrederler.

Hatta zikrullah ederken kalpleri onun tesiri ile kamaşır, kalpleri hoplar, çarpınırlar, haykırırlar. “Hay, Hak, Allah” diye bağırırlar. Sonunda bunlar mutmainne ehli olurlar.

Muhbitiynlerin ikinci alametleri: Sabırdır.

Ayetin devamı:

وَالصَّابِر۪ينَ عَلٰى مَا اَصَابَهُمْ

“Zikrullah yolunda hakka kavuşmak için çalışırlarken her ne musibet (bela) gelse ona sabrederler”

Tahammüllü olurlar. Kimseye hallerinden şikayet etmezler. Kimseye kötülük düşünmezler. Her şeyi Allah'u Teala'ya havale ederler. Sabrederler, çok sabırlı, çok tahammüllü olurlar. Sabırsız derviş Hakka vasıl olmaz. Bu evsaflar, Hakka vasıl olanların evsafıdır. Cenab-ı Hakk bunların evsafını söylüyor. Kimde bu evsaflar tamam olmazsa büyük adam olamamıştır. Ayetin devamı:

Muhbitiynlerin üçüncü alametleri:

وَالْمُق۪يم۪ى الصَّلَاةِ

(Namazlarına kaim olurlar.) Ölünceye kadar namaza devam ederler. Sünneti ve farzı tamamen kılarlar. Namazı terk edip; “biz kemal sahibi büyük zat olduk” diyenler, “namaza ihtiyacımız kalmadı” diyenler zındıkdırlar, imansızdırlar. Ayetin devamı:

وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ

“Bunlar nafile namaza devam ederler. Rızıklarından da verirler.”

Muhbitiynlerin dördüncü alametleri:

“Gayet cömert olurlar. Allah'u Teala'nın verdiği rızıktan infak eder, verir, dağıtır, sahavet sahibi olurlar”[1] diye buyurmuştur. Her kimde bu dört evsaf tamam ise o büyük adamdır. Onlar bir zikrullah. İki sabır. Üç namaz. Dört cömertliktir.

Yani (Allah'u Teala'nın) muhbitiyn kullarıma müjde eyle dediği bunlardır. Allah'u Teala'nın nesi varsa bunlaradır. Dünyada ilim, irfan, ilm-i ledün, füyuzat-ı ilahi, vuslat-ı ilahi, cemal-i ilahi bunlaradır. Dünyada ve ahirette zenginlik bunlaradır. Hakk Teala'nın kelamı bunlaradır. Hocam, sen sana düşün, kendini topla! Bu sözleri söyleyen Allah'u Teala'dır. Kur'an-ı Kerim'in de söylüyor. Sevdiği kulların hallerini haber veriyor. Bu dörtten birisi noksan olsa, Allah'u Teala o kimseye dost olmaz. Hatta bunlardan biri bir kimse de az olsa yine dost tutmaz. Zikrullah az olsa, sabır az olsa, namaz az olsa, cömertlik az olsa, yine dost tutmaz. Mesela: Şeriatla amel edip, beş vakit namazı hakkıyla kılıp; tarikat, hakikat, marifet ve zikrullahı inkar etmeyip, şeriatla amel eden ne kadar kazansa, cenneti kazanır. (Allah'u Teala'ya) dostluk kazanamaz, Allah'u Teala ile dost olmak bu yazdığım ayetteki dört evsaf ziyadesiyle olmadıkça Allah'u Teala o kimseye dost olmaz.

[Ben dost ile dost olmuşam,

Kimseler dost olmaz bana,

Münkirler bakar gülüşür,

Selam dahi vermez bana.

Yunus EMRE]

Bir alimi methu sena etseler onun ölçüsü budur. Eğer bu dört evsaf kendinde tamam ise o Allah'u Teala'nın dostluğuna ermiştir. Bu dördün en göze görüleni cömertliktir.

[Bilal babam buyurdu: Ahlak-ı Zemime'nin Allah'ın sevmediği ahlakın en sonuncusu cimriliktir, mıhrızlıktır. Geri kalan kötü ahlakların hepsinin başıda budur. Allah'ın sevdiği ahlakların içinde en büyüğü cömertliktir. Cömertlik varsa diğer iyi ahlakları kendisine çeker. Cimrilik varsa diğer kötü ahlakları kendisine çeker.]

Belki, zikrullahı ben de çok ediyorum diyebilir, Sabır diyebilir, namaz diyebilir. Fakat cömertlik yaptığını, yapmadığını herkes görür, diyemez. İşte yalnız cömertlik bunların hepsine şahit olur.

[Bir insana sen şu yalan yere yemininden dolayı şu kadar fakir doyur, şu kadar fakir giydir diyor. Yine bir adam ölse onun vasisi yoksa evde yetim kalmışlarsa onun evinden bir tas su içmek bile caiz olmuyor. Ona ne kadar çok yardım yaparsan Allah'u Teala o kadar memnun oluyor. Hacc da bile haccı noksana düşürecek vacipleri, yapamadığın eksiklikleri, Allah rızası için kurban kesip fakirlere dağıtıyorsun o tamamlıyor. Anlaşılıyor ki; Allah'u Teala yanında fakirlere yedirmek, içirmek o kadar sevgiliymiş. Her noksanı o tamamlarmış. Onun noksanını yani cimriliği hiç bir şey tamamlayamaz. Cömertte Allah için fakirlere yedirmek, içirmek infak olunca Allah yanında her şeyden üstün oluyor.]

Bu büyük evliyalık iddiasında olanlar kendini ölçsünler. Şimdi bunlar bu dereceyi ne ile kazandılar? Yani mutmainne ve muhbitiyn makamını Allah'a dostluğu neyle kazandılar. Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hakk bize haber veriyor.


[1] Mevahib-i Ledünniyye, Cild 1, s. 779; Mir'at-ı Kainat, Cild 1, s. 627.


.