KORKU NAMAZI

KORKU NAMAZI:

Sûre-i Nisâ, Âyet 102’de Allah’u Teâlâ korkulu zamanlarda namazın nasıl kılınacağını bize şöyle haber vermektedir:

Ey Resûlüm! Sen, Mü’minler içinde bulunup da onlara namaz kıldıracağın zaman, (kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız) onlardan bir taife silahlı olarak seninle beraber namaza dursun. Diğer taife de arkanızda sizi beklesinler. Seninle namaza duranlar secde ettikten sonra (birinci rek’atı kılınca), namaz kılanlar çekilip arkanızda bekleme göreviyle meşgul olsunlar. Namaz kılmayıp bekleme göreviyle meşgul olan diğer taife de gelsinler, silahlı olarak seninle beraber namazlarını kılsınlar. Kâfirler, silahlarınızdan ve eşyalarınızdan gaflet etmenizi ve cümlesi birlikte üzerinize ansızın hücum etmeyi temenni ederler.

İşte bu şekilde Allah’u Teâlâ Hazretleri düşmanla karşı karşıya kalındığı zaman ya da yırtıcı bir hayvan tehdidine karşı namazın nasıl kılınacağını bize haber vermektedir. Korku namazı, İmam-ı Âzam ile İmam Muhammed’e göre, kıyâmete kadar geçerlidir, câizdir. Âyette anlatılan namazın kılınma şekli, düşmanın her an saldırı tehdidine karşı böyle tarif edilmiştir.

Bu koranavirüsle yapılan mücadele de bir nevi savaş gibidir. Yani hayati bir tehlike söz konusudur. Dolayısıyla bu tür tehlike durumlarında namaz, kılınma usulünden farklı olarak kılınabildiğine göre, günümüzdeki virüs tehdidi karşısında da devletimizin aldığı tedbirler doğrultusunda usulünden farklı olarak namaz kılınabilir. Bu sebeple Cuma namazı, devletin almış olduğu tedbirler çerçevesinde kılınmalıdır. Yani hutbe dinlenerek farz namaz kılınıp duâ yapıldıktan sonra cemaatin dağılması gerekir. Cemaat dağılınca da herkes, mümkün mertebe dünya kelamı konuşmadan evlerine gidip sünnetleri ve zuhr-i âhir namazını orada kılarlar.

Allah’u Teâlâ bu hastalıktan Ümmet-i Muhammed’i en kısa zamanda kurtarsın. Her türlü kazalardan, belalardan korusun! Âmin.


.